Toplumsal Psikopatolojik Bir (S_(Öz)) Eleştiri

Toplumsal Psikopatolojik Bir (S_(Öz)) Eleştiri 



EĞER BU BAĞLANTIYA SÜPER ASGARİ ÜCRET TEORİSİ VE EKONOMİK ÇIKIŞ REÇETESİ İÇİN GELDİYSENİZ TIKLAYINIZ..

(Not: Arkadaşlar bu yazıya bir facebook grubundan erişmeyen ve bilmeyenler için söyleyeyim. Genel toplumsal bir eleştiri olarak "Antipsikiyatri Topluluğu Facebook Grubu" şahsında aslında yani oradan yayınlamak amacıyla tüm topluma yazılmış bir yazı. Facebook bunu içeriğindeki şikayet edilmiş bağlantılar nedeniyle yayınlatmadı ve link yönlendirme yaparak buradan sundum)

Bu Ülkenin Genç Muhafazakarlarına ve Aydınlarına !

Arkadaşlar madem burası toplumsal Psikiyatri ve Psikoloji üzerine bir duvar. Bu bir ya tutarsa yazısıdır.
Arkadaşlar yanlış söylemek (hiç söylememekten ve susmaktan ) iyidir/evladır. Yanlışımız varsa da affola...

Arkadaşlar bu bir 'Kafasını kuma saklayanlardan tiksindim yazısıdır. Gücünüze gidecekse de okumayın..

Şimdi Arkadaşlar daha önce geçmişte buralarda bir arkadaşımız bana "hadi ordan komünist" gibi bir şey dedi. Buna o an aldırmadım ama bir ölçüde de (anlaşılmama ve bilinmeme) gücüme gidip bir şeyler karaladım. Sonra bunu göndermedim. Bugün de toplumsal gündemi takip ederken ve bu gruptaki paylaşımcılığımı düşünür ve gözden geçirirken de aşağıdakileri karaladım. Tam bunu da göndermekten vazgeçmiş, aman be derken bir çözüm umudu varsa yine budur deyip bunları size açmaya karar verdim.




Şimdi bu ilgisiz videoyu neden paylaşıyorum?

Bunu söze girmek için kullanacağım ve hep demek istediklerime, içimde uhde olanlara yakın şeyler diyeceğim çünkü düşüncelerimin sesleri. Sessizlik/suskunluk bir vebadır diyor şarkı. Aşağıya uzun ve hatta politik bir haber ve yorum silsilesi dökümü sunacağım izninizle ayrıca .
Sanırım 9 aydır bu gruptayım ve bunun uzun bir dönemi moderatörlüktür. Şimdi bu video da kimi toplumsal kaotik olayların bireyin psikolojisinin nasıl etkilediğini görüyoruz. Bu kişi 2015 te dış dünyada oluşan olumsuz olaylardan etkilenerek bireysel bir depresyon sürecine girmiş. Bugün  ülke de aynısı var hatta daha ağırı var ve bizce dibe çöküyoruz, farkında değiliz. Ben bazen hem kişisel bilgi edinmek ve merak hem de bazen de bu grupla paylaşmak için google üzerinden "psikiyatri", "psikoloji", "antidepresan lilaç" gibi kavramları tarih sınırlamaları ile günlük haftalık aradığım olur. Bugün yine böyle bir arama yaptım. Karşıma şunlar çıkıyor.

* Depremin nasıl psikolojimizi bozduğu ve bir grup insanın bulantı, baş dönmesi, bunaltı vb korkular deneyimlediği.
* Hatay da kendini yakan bir baba ve toplumsal intihar olgusu yorumlamaları.
* Dünya geneli Coronavirüs salgını paniği ve korku.
* Dinsel, siyasi, etnik kültürel çatışma ve savaş haberleri,
* Artan iklim anomalileri haberleri ve hatta dünyanın bazı bölgelerinde hava koşullarından etkilenerek artan gıda fiyatları.
* İntihar ve intihar üzerinde mevcut siyasi konjonktürü yorumlayan ya da eleştiren kimi yazılar.
* İşsizlik ve ekonomik darlık, bunalma, sosyal sorunlar,  politik gündem sorunlarının toplumu ve onun Psikolojisini ne hale getirdiği gibi şeyler ve içerikler....

Bunların bir kısmını bizler burada dil ucuyla söyleyebiliyoruz. Esasen Psikoloji denilenin arkasında hep bunlar var. Toplumsallığın kendi, sosyal bağ ve ilişkilerin düzeni var. Ekonomi Politik var.

Yukarıda bazı şeyleri bazen dil ucuyla il ucuyla söylüyoruz dedim. Dil ucuyla söylemediğimiz de yani açık konuştuğumuz da ise siyasi taraflılık görülüyor, bizler ayrıştırılıyoruz, kategorize ediliyoruz. Bundan hoşnut değiliz.

Burada komünist/özgürlükçü/radikalci damgası yiyoruz ya da bunları yazan paylaşan radikalci gözüküyor. Ki ben hiç değilim. Beni gerçek hayatta tanıyan bilenler bilir ki etliyle sütlüyle karışmayan politikayla işi olmayan biriydim. Ta ki düne ay da yakı bir zamana kadar. Ki hala da belki değilim.

Özellikle muhafazakarlar hala Mevlana'dan, ahlaktan, kaybettiğimiz kimi değerlerden sözediyorlar ve bunlara vurgu yapıyorlar.
Açıkçası bizler de mevcut siyasi iktidarı direkt eleştiren, ona yüklenen, topa tutan yukarıda saydığımız gibi haberleri karşımıza çıktığında bu gruba paylaşmıyoruz, paylaşamıyoruz ya da paylaşmakta güçlük çekiyoruz. Çünkü siyasi çatışmalar var, Dil ucuyla ancak bazen eleştirebiliyoruz.

Bireysel yorum yazmakta bile bazen güçlük çekiyoruz. Eleştiri yapmakta güçlük çekiyoruz. Anlaşılamayacağımız ya da kategorize edilip ayrıştırılacağımız ya da siyasi, politik, kültürel kişisel saldırı göreceğimiz beklentisi var. Çünkü biliyoruz ki baskıcı bir yönetim var, eleştirilmeyi pek sevmiyor, her yerde onu tutan insanlar ve internette de büyük bir trollük ya da destekçi ağı var. Yazdırmıyor. Lafı ağzınıza tıkıyor, bölüyor parçalıyor, kafanı karıştırıyor, duygunu bulandırıyor adeta sarıyor-musallat oluyor ve anlamadan dinlemeden eleştiriyor yargılıyor. Anlatsan dinlemeyi bilmiyor. Tartışsan susmayı bilmiyor.
Şimdi iktidardan güç almış çoluk çocuk, eline milli menfaatler diye tutuşturulmuş bilgisizlik ve yalanlar var. Eskiden saygı kültürü vardı. Bilene, okumuşa, insana saygı vardı. Eleştirme kültürünün de bir adabı vardı. Sırayla yapılırdı. Büyük küçüğü bilirdi. Ayrı ve aykırı görse de okumuş bilmişliğe yaşam bakışına felan bir saygı ve bundan doğan bir mesafe olurdu.
Buralar şimdi herkesin olduğu yerler. Yorum yapıyorsun cahil çoluk çocukla muhatap oluyorsun değil mi? Bunu yazmaktan ben üzgünüm, haya ediyorum..

Ben bunlar üzerine neredeyse son 8 yıldır bireysel sosyal medya hesaplarımı artık kullanmıyorum, hep fake hesaplar açtık ya da açmak zorunda kaldık ve fake insanlar olduk.
Bir yerden sonra bir sosyal yarılma oldu, değişim oldu, eskiden siyasi eleştiri mübahtı, açıktan bu kadar saldırılar ve rahatsızlık verme olmazdı, bu kadar  tahammülsüzlük yoktu, bu kadar tarafgirlikte yoktu. Gerçekten eğitim, bilgi, okumuşluk, araştırmışlık, öğrenmişlik, bilgiye; bir şeylere saygı vardı....
Saldırılar ve çatışmalar başgösterdi. Aşırı bir tarafgirlik oluştu. Bizler sustuk ya da susturulduk ya da söylemlerimizi değiştirdik, konuşacağımız alanları farklı seçtik ya da konuşamıyoruz artık.
 Ama susturulduk bilesiniz.
Bezginci, bezdirici trollük ağı var, iktidarın adamları var ya da ağ gibi yapılı örgütlü bir bezdirme yıldırma trafiği ve taktiğiyle yazdırmıyorlar, kuşatıyorlar ve susturuyorlar. Şimdi bilse ne ala kime neye çattığını.
Şimdi sayılanlar herkes için tam öyle olmasa da; mesela ben bireysel olarak bunu daha az yaşasam da bu oluştuğunda ordaki sürtüşme, zaman kaybı felan her anlamda can sıkıcı. Muhatabın yok ya da çoluk çocuk.
 Saldırıyor, taraflıyor, aman vermiyor ve rahat bırakmıyor ya da saçmasapan bir biçimde toplumsal öteki olarak işaretleniyorsun. O yüzden genel de susuyoruz, dil altı konuşuyoruz. Bunların olmayacağını düşündüğümüz alanlar varsa oralarda konuşmayı yeğliyoruz ya da susuyoruz ki ben oldukça susanlardan biriyim ama daha internette yazacak ortak alan kalmadı, bırakmadınz sağolun. Sarıca arı gibi derler bizim orda. Herkes görevli hafiye gibi milli menfaat şuur bekçisi kesildi başımıza.

Bunu en çok onlar için yazıyorum bilmeliler.

Bakın benden gücenmeyin. Ben özgür bilim, felsefe yazdım. Bilimsel bilgiye kafa tuttum, karşı geldim, eleştirdim. Evrim teorisini eleştirdim, bilim kurualrını, akadmeik bilgiyi ve akademileri eleştirdim. Başlangıçsız, öncülsüz ve kökensiz varlık savundum . Pozitivistler, ateistler, bilgi bilimciler ve sözde felsefe aşıkları da, hepsinden karşıtlık gördüm ben.
Kiminden saldırı ,kiminden bezdiri gördüm. Alanlarında yazmadım -yazdırmadılar. Aynı oran da ve ölçütte onlara da eleştiri yaptım ya da alanlarını terkettim. Bu anlamda muhafazakarlardan belki daha az saldırı görmüşümdür. Bunu da belirteyim ben bir şeyim kimsenin tarafı değilim.

Şimdi sosyal medya da özgürce yazarsanız hakaret davalarına bile muhatap olmaya başladınız. Geçenler de gördüm bir hanım emekli öğretmen, gayet mülayim bir insan, karakola çağrılmış. İçim kabardı; sustuk. Ben yerin dibine girdim toplum adına. Bu olay beni etkilemiştir, sarsmıştır. Rahatsız oldum ve kimi bireysel rahatsızlıklarımın da üstündedir.
Şimdi bunu şikayet eden ya da ifadeye çağıran insanda hiç mi eski toplumsallık, vicdan kalmadı. Eskiden belli kültürel değerler vardı. Eski toplumsal saygı ölmüş, kelime avcılığına çıkılmış.

İnternete Panoptikon (Gözetlemeci) Cezaevi diyen genç bir nesil var haberiniz var mı?

Hatırlarsanız "Das Leben Anderen" (Ötekilerin Yaşamı) diye bir film var. Casus gözlediği insanı ifşa etmiyor ve koruyor taraf değiştiriyordu. Bazen verili değerleri sorgulamak gerekir.

7 aydır bu grup için haber ararım. Onlarca haberi ve binlerce kişisel yorumu-mu ben es geçtim. Susmak zorunda kaldım. Yani kendi bireysel toplumsal tepkimi saklı tutuyorum.
Politik hedef olmayayım diye, başım ağrımasın diye, çoluk çocukla uğraşmayayım diye.
Canımı sıkan bir kaç şey oldu, sonra bu noktaya geldim, onu da açacağım ve açıyorum zaten..

Ben 80 sonrası apolitik denilen kuşaktan yetişmiş sıradan bir (laik) sekülerim. Ortalama bir adamım. Benim politikayla işim aslında olmaz ya da olamzdı. Yeşillikçiyim ve ortada dolanırım, taraf tutmam, kolay kolay siyasi mülahazaraya hedef olmam, taraf olmam, girmem. Bir Karadeniz köylüsüyüm. Devletçi, gelenekçi hatta bazı ölçüler de milliyetçi ulusalcı ülkesini milletini seven ya da kendini öyle tanımlayan gören bir aile grubunun çocuğu ve üyesiyim. Bize; bana politikadan uzak durmam nasihat edildi ve öğütlendi. Beni bilen bilir her yönden arkadaş dost çevrem var, saygı duyar, asla politik bir yönelimin ve duruşun tarafı, temsilcisi ve sözcüsü olmadım. Dünya bakışım bağımsız insancıllık, evrensellik. Yaş geldi 40 ve bugün.

Bunaldım. Kesinlikle ve emin olun ki ben bunaldım fazlasıyla. İstediğimi özgürce yazamıyorum ve açamıyorum baktım ki .Dedim ki ben internette bir grup açayım. Gittim kimi dostlara sordum ve yardım/destek istedim. Aman abi bulaşma dediler. Adnan Hocacılar, troller oraya dolar, şikayet eder, dava açar, yasal süreç olur, bezdirirler, yıldırırlar, biz bıktık denedik zamanında. Gözüm korktu ama ben utandım. Kendi idelaimi geri mi tutmalıyım?

 Bura bir Antipsikiyatri grubu. Bu kavram normalde Avrupa da gelişmiş ve yeşermiş. Sol, sosyalist, özgürlükçü, yenilikçi değişimci, ilerici anarşist devrimci düşüncelere dair bir eylem kabuğu. Biz burayı o anlamda sahiplendik. Ben sevdim.  Buraya geldiğimizde zaman için de alternatif sosyal birikim ve bu anlamda politik eleştiri ve bilinçlenme burada gelişebileceğini öngörüyorduk. Bir kaç gönderimde ben olumsuzluklar  yaşatıldım. Öbür taraftan 3,700 kişiyi aşan grup var ve gönderilerim iki beğeni var yok, yorum hiç yok bazen.

Şimdi üye potansiyeline bakıyorum. Ben bezmiş, yorulmuş ya da umutsuz ve bu anlamda inançsız durumdayım.
Bilmiyorum rahat mısınız ancak bu ülke de berbat bir durumda.

İnternette yazma özgürlüğüne ihtiyacımız var
ama bence en çok sizin ve aslında hepimizin ihtiyacı var duymaya. Yoksa ben gider çekilirim köyüme kabak eker susarım burda yazmam değil mi? Başımı da ağrıtmam. Herkes bunu yapıyor. Ben de bunu yaparım değil mi? Eğer sizi savunmaycaksam. Kendimi savumuyorum bu anlamda.
Toplumsallığı savunduğum için bunlar yazılıyor. Örgütlü toplumsallığa hatta sizlere inandığım için bunlar yazılıyor. Yoksa ben gider susardım. Dürüst bir özeleştiriyi belki bir oranda kale alabileceğiniz düşünüldüğü için de bunlar yazıldı.

Konuşmazsak, susarsak her şey için artık geç olacağını düşünüyorum.

Nevzat Tarhan adında bir adamın her gün bir vaazör gibi Psikososyal konuşmaları var,  yayınlanıyor. Hiç farkettiniz mi? Bir kere olsun bu adam niye çıkıpta; millet aç, işsiz, bu ülke de politik sorunlar ayrışmalar var demiyor? Sosyal bilimcilik neymiş? Hiç bunları farkettiniz mi? Kemal Sayar'lar, Nevzat Tarhan'lar, etliye sütlüye dokunmayanlar. Siz uyuşturulun diye varlar. Kemal Sayar'ı biraz severim bu arada. Hadi onu o kategoriye tam katmayalım. Kendi uykuculuğu diyelim.

 Yaşanan çoğu (Psikolojik/psikiyatrik) sorunun kaynağının politik ya da ekonomi politik ve toplumsal gerçekler oluşunu bildiğimiz halde susuyoruz ya da bunu imleyemiyoruz. Değişim de ordan gelir ve olur ne yazık ki.... Bireyleri birey birey kurtaramazsınız toplumu düzenlemelisiniz.

Okuyucuya cahil muamaelesi yapıyoruz, afedersiniz. Size ha. Bizi anlamayacak çocuklar muamelesi yapıyoruz ve afedersiniz size inceden (ince bir kanaldan)  girmenin ve ulaşmanın yollarını arıyoruz. Muhafazakar bir kitle bizi kategorize etmeden nasıl dinler acaba sorusunun yanıtı henüz veril-e-medi.  Ben bu sorunun yanıtını cevabını aramakla da meşgülüm hala, biraz.
Siz belli argüman da yazanı karşı öteki sanıyorsunuz ya da sandırılmışsınız.

Özellikle kışkırtılmadan, sadırılmadan (saldırtılmadan), politize etmeden ve olunmadan ya da bizi öteki etmeden-bunları yazana öteki bakmadan , dost ve can kulağıyla muhafazakar bir kitle bizi nasıl dinler, dinleyecek?
Ben eski dindarım kardeş! Bana din vaazı nutku çekme sen! Benden dinle olayı bir de...

Şimdi iktidar eleştirilemez; eleştirilse de muhatabı duymaz ve kulak tıkamış durumdadır. Kitlesi eleştiriyi engelliyor, saf dışı bırakıp paketliyor. Öteki beri ki ayrımı yapıp o bizden değil onu duyma (duymazdan gel ayrış) muhabbeti var.
Ya ben doğuları söylüyorsam... Muhafazakar arkadaşlar adeta kafasını kuma gömmüş durumdadır.!'
 
Kendi iyilikler için bizi dinlesinler, bu sese bir kulak kabartsınlar.
Buna bir son vermeliler, kendiler için söyleniyor. Din, millet, ülke, adalet biz anlatalım dinleyin bir de.

Biz (ben) inanç, milli değer/şuur felan yıkmaya girişmiyoruz. Bunlara felan karşı değiliz. Aksine inşa etmeye uğraşıyoruz biz en iyisini, oyuz. bilgiliyiz..
Ellerinizdeki değerleri geçici ve köhneyse, karanlıksa biri size/sana bunu hatırlatmalı.
Bakın karşıtlık gütmüyorum. Kardeşlikten ediliyor bu laflar.

Yarın bir grup kurup kafam rahat özgürce yazmak istiyorum. Din, toplumsallık ne olursa !'?Kafamdakini, düşüncemi, özgür düşüncemi yazmak istiyorum. Daha başlamadan sosyal panik atak ve yankı beni boğdu. Düşünmesi bile boğucu.. Gruba alacağım herkesi tek tek elemekle mi meşgul olayım.? bunu ister misiniz;? Varolamadığınız bir yer.

Düşünceyi rahat bırakın bıktık. Aman verin bıktık. Düşünceleri serbest bırakın. İfadeyi özgür bırakın. Tersi var yalan atmayın.Kim dürüst? Ben dürüstüm Bıktık.
Sözün hükmü sözle olsun.. Söze sadece sözle karşılık ver, kıyas ver. Hukuk çiğneme. Asıl hukuk o. Elime aldığım alacağım kalemdir, sözdür ve özgürce yazacağım ben arkadaş. Bana beğenmezsem kalem sık ve kulağını aç dinle çünkü kulağına sıkılıyor. Söz sıkılıyor.
Benden başkasına da. Kalem tutan ve söz tutana söz ve kalemle sık geri söyle. Yarın bugün yazacacağım ve yazmayı düşünüyorum. Henüz kalemi elime almamış hissedenlerdenim.
Çoluk çocuk üzerime salınmayacaksa, çullanmaycaksa yazacağım. Açık özgürce yazacağım..
Başıma bela olmayacaksa yazacağım. Kenarda köşe de anam cesedimi görmeyecekse, özgürce toplumca yazdırılacaksam, düşünce ve inanç ve ifade özgürlüğü değer olarak korunup kutsanarak toplumca korunacaksam ve muhafazakar arkadaşım önce beni kollayacaksa, yasaya uyulacaksa, ben yazmak isterim ve susmayacağım. Yoksa dilime kelepçe atmayı ben bilmiyor muyum?

Din, iman düşmanı felan değilim ben, siyasi polemikçi ve ayrılıkçı değilim ben.
Bunları sana söyleten senin bilmezliğindir, cahilliğin  ve cehaletindir. Git öğren kim kimmiş?

Şimdi bu grupla ilk kurduğum düşünsel bağımı ve eski paylaşım isteğimi de bir ölçü de kaybetmiş gibi hissettiğim için en son bunları yazıyorum. Demek isteyeceklerimi açık olarak diyemeyeceksem bir anlamı yokmuş gibi. Burada ya da herhangi bir yer de. Ekonomi berbat, toplum berbat, dinsellik berbat, eleştiri veremiyoruz açıktan çünkü yüzde 50 miz geri püskürecek bize.

Şimdi diyeceklerimiz muhafazakar -örgütlü- arkadaşları rahatsız edecek diye -çekinceyle- yazamıyoruz.
Bizi anlamayacaklar diye yazamıyoruz.
Ayrıştırıp bizi öteki ilan edecekler ve bir daha okumayacaklar yazılana ve şahsımıza kıymet/ehemmiyet (önem) vermeyecekler artık diye yazamıyoruz. Lafımızın sözümüzün hükmü olmayacak öbür türlü. Güven zor kazanılıp kolay kaybedilenmiş.
Ya bize saldırırlarsa, püskürürlerse diye yazamıyoruz ya...
Biz de din, toplumsallık, ekonomi politik, iktidar, etnik her şey açık dille eleştirilmeli. Ben bulduğum alternatif haber kaynağında haber getiremiyorum. Toplumun çürüklüğünü, gerçek sorunlarını ve hatat birebir çözümlerini de görüyorum açıktan eleştiremiyorum, söyleyemiyorum ve dil altı savunu yapmalıyım.

İstediğiniz bu mu bunlar mı?
Alın ülkeniz de, alın toplumunuz da ,alın  iktidarınız da, alın grubunuz da ya da dininiz imannınız neyiniz varsa ne biliyorsanız alın hepsi gerekirse sizin ve sizlerin olsun, tepe tepe kullanın deriz
Ya da güle güle der ya susarız da..

Toplumsal alanda açık dini eleştiri yapamıyoruz. Din bir yara, dinsellik. Tabu olmamalı. Başkan da dindar olsa biz boş hayalet etik diyoruz. Yanlış kurumsal, bilgisizlik
Toplumsal alan da açık siyasi eleştiri yapamıyoruz.
Ülke de etnik dini ayrımcılık var konuşamıyoruz
Sosyal medya da açıktan bunları yazamıyoruz
Lafa kırk takla attırmak ya da üstü kapalı konuşmak , belirli türden üyenin olmadığı kapalı gruplar konuşmak zorunda bırakılıyoruz. Benim toplumsal kimliğim belli ayrılıkçı değilim yaa. Hiç kimseye de karşı. Ben siyasi ayrılıkçı değilim ki. Siyasi bir kimlik hiç değilim. Toplumsal sekülerim ben. Orta.
Siyasi konjonktür baskıcı ve bunaltıcı arkadaş kabul edelim ve bizi bunalttı. Yani yaşamı esarete döndürdünüz ve bunaltıya çevirdiniz artık. Eski toplumsallık yok. Çoluk çocuğu (çelik çocuğun) ağzına meze oluyoruz yazarsak buralarda, oralarda. Ne yapalım?

Geçmişte Padişaha kafa tutan ve sefere çıkan ordu önüne çıkıp sefer durdurmaya çalışan toplum ve kanaat önderleri olmuş.
Toplumunuz hayra gitmiyor durun! dinleyin, yavaşlayın!
Politik toplumsal siyasi dini eleştiri almalısınız. Bu gidiş gidiş değil. Bu gidiş hayır değil. Ben size söyleyeyim. Demedi demeyin..
Milleti rahat bırakın konuşsunlar. Şahin gibi ensesinde milletin dikilmeyin artık.

Politik tabanı olmayan, politik/siyasal tabanı ve özgeçmişi, duyarlılığı olmayan devletçi hatta nerdeyse ulusalcı eski laik seküler tabandan gelen ben siyasallaştım nerdeyse artık..

Bize hiç bir şey yolunda gözükmüyor, bu gidiş hayra alamet gözükmüyor, rahatsızız

İnsanlar mevcut iktidarı sevenler ve sevmeyenler diye ikiye yarılmış durumda. Bu arada doğruyu, iyiyi, güzeli söyleseniz de duyulmuyorsunuz, bazen de linç ediliyorsunuz.
Toplumsal linç var ve bu linçten, baskıdan yılan ve korkarak susan, yılarak yazamayanlar var. ve bu gerçek. Düşünce özgürlüğü baskısı var ve bu gerçek. Kanaat ifade sorunu var ve bu çok gerçek. Apaçık gerçek. Bu ülke de var. Bırakın sanal medya da var. Dışarı da zaten var da.

Gerçekten istediğiniz buysa devam edin yolunuz açık olsun, hür olsun sonu umarım....

10 yıl önceye göre okuyacak haber sitesi bulamıyorum. Güzel işler yapan insanlar bezdiler bezdirildirler; otorite ve iktidar tarafıdan susturulup, yöneltilip zaptedildiler, ordan oraya sürüldüler. Belli profiller yer değiştiriyor. Ülke de medya yok, özgür haber alma yok.
Yaklaşık 10 yıldır televizyon izleyeyemiyorum..

Sosyal medya da berbat. Dini içerikler görmekten bıktım. Kamuyu temsil eden insanlar diyanet işleri cemaat lideri gibi insanlar tuhaf tuhaf açıklamalar yapmaya başladı. Bunlar berbat şeylerdir. O dinin arkası yok, boş komplo biliyoruz. Siyasi 10 bin yıllık komplo siz bilmezsiniz ben biliyorum diyorum.

Ülkeniz çöküş ve çürüyüş içinde. Yoktan görmezden gelmeyin.

Şimdi din konusunda bize dinsiz imansız denmesi gücümüze gidiyor neden?
Siz nerden biliyorsunuz;? Bizi dinlediniz mi? Beni dinledin mi?_ Onlarca mesaj attım Parti ve Hükümetine...Kaynak gösterdim incele diye...

Din konusunda
Biz sizin kandırıldığınız düşünüyoruz. Dinin ardı karanlık bilmiyorsunuz. Dinin geçmişini henüz çözmediğiniz. Neden varolduğunu bilmiyorsunuz. Politik elit ve dünyanın geçmişinin yaşattığı bazı doğal kaderin bir sonucu. Çözümleyelim. Anlatalım dinleyin ama

Aynı şekil de politik ayrımcılıkta. Politik ayrımcı felan değiliz biz kardeşim. Politik birleştirimciyiz birleşimciyiz birleşimciyiz birleşimciyiz biz. O kadar. Kimin ne gücüne gidiyorsa gitsin.

Toplumsal alan da bizi rahat bırakın artık bırakın konuşalım bırakın; yazalım bırakın güzelleşelim-güzelleştirelim ve bırakın da hep beraber yapalım. Biz birleştirelim ve hep beraber özgürce  güzelce yaşayalım..

Yargıç bir kitlenin lincine ve yargısına maruz bırakılmak ve maruz kalmak istemiyorum; özellikle çoluk çocuğun..
Bu din içinde böyle siyasi ve politik gerçekler için de böyle ve etnisite, kültürel ayrışma vb vurgu için de böyle.. İnsanın kökeni ne ya? Atası ne atası? Kim uydurdu milleti ırkı ne? Bunları kim konuşacak?

Hiç bir şeyi özgürce yazmazsın bu ülkede (tersini söyleyen..... ) bazı gerçekleri onlar gerçekse de söyleyemezsin, saldırmaya hazır bekleyenler-bekletilenler var. Saldırganları çekin; çocukları gençleri kışkırtmayın bize karşı,  biz de dil özgür...

SON ÖNERİM; (BUNLAR TUTAR ONLAR TUTMAZ TMM BİLMİYORLAR) -Beni okuyan devlet görevlisi varsa raporlasın. Ekteki döküman eki olacaksa ve başka şeyler
HÜKÜMETE -DEVLETE - TOPLUMA -BAŞKANA ÖNERİM
https://turandursun.com/forumlar/showthread.php?t=41494

VE HABERLER -GERÇEKLER

https://psikoutopya.blogspot.com/2020/02/linkler.html

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.