Bipoları İlaçsız Yönetmeyi Denemek Üzerine Söyleyebileceklerim

GİRİŞ;

Eskiden bunu (yani ilaçsız yönetimi) önermek konusunda daha istekliydim ancak psikiyatri gruplarında geçirdiğim uzun süreler ve insanların tepkilerine maruz kalma beni bu anlamda ya yıldırdı ya da oldukça da tersine ikna etmiş gözüküyor. 




Kişisel olarak 2012 de bir antidepresanı ya da beta blokeri (ikisini birden ani keserek) muhtemelen bu ilaçları ani kesmeye bağlı bir mani ile bir nörolog ziyaretinde bipolar teşhis edildim ve ilk ve son reçetemi aldım. Önerilen antispikotiği ya da psikiyatri ziyaretini umursamadım. Tek bir psikiyatri ziyaretim oldu o da aile baskısıyla gidildi ve psikiyatriste ilaç kullanmayacağımı, bunu istemediğimi ya da ona gerek duymadığımı söylemekle ilgiliydi. O gün bugündür ilaçsızım. Bunu matah bir şey ya da başarılabilir bir örnekleme ya da bir başarı olarakta olarak sunmuyorum çünkü yaşanmamış mani etkilerinden ve sorunsuzluktan sözetmiyoruz. Yaşamım aksadı. Düzenli olarak çalışamadım ve evliliğim bitti. Zor süreçlerim oldu. Yani elimde bir reçete kombinasyonu olsaydı o 10 yıl nasıl olacaktı bunu kimse bilemez. Ben ilaç kullanmayı istemedim ve seçmedim ve hala da istemiyorum. Eğer bir gün bir yerlerde psikiyatrik addedilen bir yakınma silsilesi yaşarsam da onu grip gibi çekerek kendi içimde  atlatıyorum ve de öyle yapacağım. Ben bunların olmadığını ya da olmayacağını da söylemiyorum.


Açıkçası internette kısa bir gezinme yaparsak, bipolar tanısı alan ya da psikiyatrik tanılara biraz aşina olanlarımızın nerdeyse %90-95'i bipolar'ın ve depresyonun ilaçsız yönetilemeyeceği konusunda neredeyse hemfikirdir. Bunun dışında tanı alan pek çok  insan bir ya da bir kaç sene ilaç kullanarak olası sorun azaltarak ilaçlarından kurtulmayı başarabilmiş gibi gözüküyor.  Onun dışında bazılarımız çok uzun yıllar kronik olarak benzer sorunla boğuşmuş uzun süre psikiyatrik sistemin içinde kalmış ve belki on yıllarca ve onlarca ilaç kullanmış ve ömür boyu ilaç almak istemeyeceği bir noktada bundan bezmiş olarak gönüllü bir şekilde psikiyatrik sistemin dışına çıkmak istemiş gözüküyor. Kimileri ilaca (yan etkilere) ya da bazen sözde tanıya atfedilen nüks ve yeni yakınmalarla birlikte defalarca kez psikiyatri kliniğini ziyaret ederek ,yatarak onlarca ilaç değiştirip sorununuz çözememiş hatta adeta bir psikiyatri mağduru ve kurbanına dönüşmüş hatta kendini öyle addediyor gözüküyor .  Burada bu ilaçların risk fayda (kar zarar) analizini yapması gereken bizler değiliz ama o riskleri hiç almak istemeyenlerdendim.

Sonuçta geçmişin bir yerinde bipolar teşhis edilmiş insanların bir bölümü de ilaç kullanmıyorlar. Bunların ne kadarlık bir yüzde olduğunu bilmiyoruz. Açıkçası buna dair veri bulmakta zordur. Bir keresinde Hollanda'da benzer bir çalışma olacağını okumuştuk ancak daha sonraki takiplerde herhangi bilgi bulamadık. Bir de psikiyatrik sistemin aksamaları vardır ve psikiyatristler o anlamda açık objektif veri-bilgi bizce toplamıyorlar. Yani ilaçlara atfedilen yakınmalara dair geri dönüşlere kulak tıkanıyor. Psikiyatrik ilaçların yol açtığı pek çok zarar aslında kişinin psikiyatrik tanısına dair yakınmaları ve sorununun nüksü addedilir.  Bu yüzden pek çok kimse sessiz sedasız psikiyatristine hiç bir şey söylemeden kendi ilacını, benzer sorun deneyen toplulardan ve insanlardan aldığı bilgilerle ya da  internette bulduğu çözümlerle keserek tabiri caizse psikiyatrik sistemden firar eder.

Kişisel olarak bipoları (klasik isimlendirmesiyle bipolar depresyonu) ya da bize de göre çoğu bir antidepresanın neden olduğu maniyi ve mani sonrası krizi/süreci ilaçsız yönetmekten sözediyorsak bunun gerçekten zor ve meşakkatli bir iş olabileceğini kabul ediyoruz. Bunun ya zorlukları seçenlerimizin, ya da belki ancak %5-10'umuzun alması gereken bir paket olduğunu düşünüyorum ya da benim gibi ilaç etkilerinden korkan çekinenlerimizin ya da bu anlamdaki sorunu daha ciddi bulanlarımızın diyelim. Yani bu seçenin göze alması gereken bir süreç olacaktır. Süreci hafifletecek ipuçları bulunabilir ancak bunlar tarafımızdan tıp sistemine /bilgisine alternatif çözüm önerileri çareler ya da tedaviler olarak önerilmiyor ve lanse edilmiyorlar daha ziyade yukarıda söylenenlerle ilişkilidir. Yani ilaçlarla uyumsuz olduğunuz düşünüyorsanız ya da benim gibi mani yaşayıp neredeyse artık dişçi korkusu olan çocuk gibi psikiyatrik hiç bir ilaca ömür boyu bulaşmak istemiyorsanız bu yol ve seçim size göre olabilir.  Diğerlerinin başetme yollarını/stratejilerine kapsayan bilgilendirmeler size göre olmayabilir ya da hepimize uyum sağlamayabilir ve herkes anı yolla aynı başarıya ulaşamaz ve ulaşamayabilir. Genellenebilir alternatif çözümler, çareler olduğunu düşünmüyorum. 

Bunun dışında modern dünyanın, sosyal yaşamın hızlı akışı içinde bir an önce normal hayata dönmek ve iş ve yaşam fonksiyonlarını sürdürmek, geri alma gibi baskılar var.  Söylenenler bu anlamda bir antipsikotik alıp ertesi gün kafandaki tüm seslerin susması gibi bir şey değildir.  Eğer bipoları ilaçsız yönetmek gibi bir kavramdan sözediyorsak bu oldukça zaman, çaba gerektiren bir rehabilitasyon ve kişisel dinlenme sürecini , yaşam düzenlemelerini ve kişinin gerekirse dinlenme molalarını serbestisini ve kendi zamanını belirleyebilme çekip çevirebilme özgürlüğünü gerektirebilir. Yani kavramdan sözederken bunu herkesin denemesi ya da göze alması gereken bir yol olarak görmüyoruz .Psikiyatrik sistem ya da ilaçların olası zararlarına inanıyorsak ya da ilaçları denediğimiz halde onlardan çözüm alamadıysak ya da çözümden ziyade yan etkiler, akatazi, mani, psikoz vb uzayan başka sorunlara yol açtılarsa bunlara göz atabilirsiniz

Konuya bir geçiş sağlamak adına;

İlaçsız bipolar (mani sonrası) yaşam yöneten bildiğim google da aranınca bulunabilecek az çok nispeten tanınan bilinen örneklemler


Amber o Haern; (Katı bir etçil diyet uyguluyor. 10 yıldır taviz vermedi. Bipolar depresyon ya da mani onu bir daha ziyaret etmedi ve rahatsız etmedi.)

Laura Delano; (İlaçları kendi başına kendi geliştirdiği azaltma stratejileriyle bırakmaya karar verdi ve daha sonra yöntemiyle insanlara ilaç bırakma konusunda rehberlik etti. içsel pusula adında bir ağ kurdu. Bipolar yönetimini ya da o konudaki ilaçsız başarısını yaşam düzenlemelerine, sosyal ekonomik düzenlemelere ve çözümlemelere, okuduğu esinlendiği bazı içeriklerle birlikte kısmen kimi terapilere, geçmişe dair duygusal çerçeveleme haz alma üzerine tatmin olma üzerine kendini geliştirme vb.vs. gibi şeylere atfediyor.)

Tim Ferris ; (Stoacılık, alternatif beslenme ve oruçlar, kısa süreli keto ve oruç, uzayan takviye listeleri, düzenli egzersizler, dini hale getirilmiş bir uyku öncesi rutini bir çok şey denedi ve hala bazı hayat ve uyku rutinleri var ve hiç aksatılmıyor. Mantarların psikiyatride kullanımının araştırılması için bağışçı. )

Michael Elssberg; (Amerikan alternatif tıbbı ortomoleküler tıp uzmanı bir doktordan beslenme ve kan şekeri dalgalanmasını yönetme tavsiyeleri ve özelikle alkol ve kahveyi kesme, uyku düzeni sağlama ve belirli takviyeler kullanma gibi bir diz tavsiye aldı kulak asmadı ancak sonra onları deneyip ve ama belki de ekonomik yaşamsal sosyal ilişkisel de bir çok sorununu aynı an da çözüp bir şekilde ilaçsız olmayı ve kalmayı denedi/seçti ve başardı. Onu en çok etkileyen ve motive eden şeyin bir gün nasıl intihar edebileceği hakkında bir kitabı sipariş etmeyi düşünürken ya da düşünüp ettikten sonra annesinin eline geçmesi ile ilgili tuhaf bir durum kendine getirmiş gibi gözüküyor.)

Ekaterina Netchitailova; (Bağımsız bir blog yazarı ve mad in america yazarı, felsefe ve psikoloji üzerine lisans ya da doktora.. Onu okuyunca ortalama bir insan bile bir şeylerin yanlış gibi göründüğü çocuksu bir kurgu hayal gücü görürdü. Günlerce uykusuz kalıp tanrıyla konuştuğu ve beyaz güvercinler gördüğü bir sarıdan sonra psikiyatri kliniğine hapsedildi ve üzerinde fuck psikiyatri yazan bir tişörtle oradan firar etti. Artık psikoloji lisansı olduğu için uzman benim diyor ve anladığım kadarıyla çok sıkışırsa kendi tasarrufuyla psikiyatrik ilaçları tanıdığı için küçük dozlarla kullanıp hemen kesiyor. )

Bunun dışında ilaçsız mental bozukluk psikiyatrik tanı yönetimine dair insan öyküsüne erişmek isteniyorsa bakılacak en iyi yer ; alternatif eleştirel ya da karşı psikiyatri grupları ya da ilaç yaralanmalarından ve ilaçların zararlarından sözeden insanların kurduğu gruplar değil ilginçtir ketojenik ya da carnivore yeme toplulukları ve gruplarıdır. En azından ben kişisel olarka en fazla öykü ve ilaçsız tecrübeye bu yolla ve buradan eriştim.

Bipolar ya da Mani'nin 5N1K'si (
Ne, Nerede, Ne Zaman, Nasıl, Niçin ve Kim)

Her bipolar teşhişinin önünde (öncesinde) bir mani vardır. Mani atağı ve krizi. 
Mani nedir? Neden olur? Neye atfedilir? Araştırılabilir ancak bildiğimiz kesin ve net olan bir şey varsa antidepresana ya da ani antidepresan kesmeye bağlı mani kavramıdır ve bu kabul görmüş akademik literatüre de iyice girmiş bir kavramdır. 


Bipolar tanıları gelişmiş dünyada nüfusun %2-3'ünü ilgilendiriyor. Bu oran yeni nesil psikiyatrik ilaçların kullanımıyla birlikte artıyor. (bkz. Mutluhan İzmir) Allen Frances adlı eski DSM editörü kişisel bir twitter gönderisinde Bipolar II'yi DSM ye ilaçtan alınan maniyi (ama kendi ifadesiyle antidepresanın kötüleştirdiği mani ve bipolar tablosunu)   tanımlamak için eklediklerini söyler ve doğrular .Buna bipolar gruplarında Bipolar III (3) deniyor. Yani hem literatür hem psikiyatristler hem akademi aslında antidepresanların ya da ani antidepresan ilaç kesmenin mani sebebi olacağını doğrular. Makalelerdeki yüzdeler değişkendir. % 5 ten başlar %40 a kadar bunun genel manilerin nedeni olabileceği kabul edilir. Ayrıca antidepresanlardan dışında mani atfedilmiş bir çok ilaç vardır. Buna antibiyotik ay da mide ilaçları bile dahildir. Yani antidepresanlar ve onların kullanımı tek başına bipolar tanısına geçit vermiş yol açmış ve neden olmuş olabilirlerdi. Bana bize göre yoğun olarak olan da budur. Belki de üç (3) bipolar teşhisinden iki (2) sinin nedeni bu nedeni. Belki daha fazla ve belki daha az bilmiyoruz ama şu bir gerçektir. Bir mide ilacından mani alıp uykusuz kalıp sesler duyup yakınlarınızın ve kendinizin telaşı ve korkusuyla da beraber apar topar psikiyatri kliniği ziyareti ve yatışla sonlanan bir yanlış ya da eksik bipolar ya da şizforeni teşhiniz olma olasılığı hiç yok değildir ve açıkçası da muhtemeldir. Bazıları sesler duyduğunda o kadar absürt olağanüstü tepkiler verir ve korkudan kendini ve zihnini o kadar absorbe eder ki bu olanaksız değildir. Bizce bipoların/maninin altında aranması gereken ilk neden yani etiyoloji antidepresan kullanımının taa kendisidir. 32 yaşıma kadar antidepresan kestiğim ve sonrasında yaşadığım deneyim sürecine benzer bir deneyimin izi bile yok. Zihinsel acı, sesler sanrılar, bilişsel mental sorunlar ,kısmen psikoz. Hepsi ve hiçbiri daha önceden yok ve o gün bugündür azalsa da hala az ya da çok varlar. O ilacı alarak ani kesmemiş olsaydım bunun böyle bir şeyin başıma gelebilmesine ihtimal bile veremiyorum. Yani olağanüstü bir karmaşa ,bunun benim doğal tepkilerim olması olanaksız. Kısmen depresyon, kısmen mani, bazen duygu coşmaları ya da düşmeleri yaşadığımı ve yaşayacağımı varsayalım. Geçmişte var ise eğer o olanın bin kat az şiddetinde ki ona bile ben kendi geçmişimi incelediğimde erken çocuklukta kullanılmış penisilinlerin kan beyin bariyeri geçirgenliği vb üretme gibi nedenlerle yol açabilecek olabileceğini buldum. Stersin, travmanın sorunlara yol açabileceğine ya da bir şeyleri daha kötü yapabileceğine, insana sorunlar ya da kısmen depresyon deneyimletebileceğine de inanıyorum ancak bunlar ilaçtan alınmış bir manini etkilerini yakınından bile geçemezdi ve ilaçtan alınan maniye dair tepkileri doğal fizyolojik tepkiler olması olanaksızdır. 

Maniye Dair Çözüm ya da Yönetme Arayışları, ve Psikiyatriye Alternatif Arama Süreci

Psikiyatriye alternatif model önermeye ya da aramaya kalkışıldığında genelde iki ana yol bulunuyor. Biri eski biçimiyle ya da revize edilmiş biçimiyle psikoloji kuramı ve insan acısı, zihinsel acı ve travma kavramına odaklanıyor. 
İkincisi ise; bağırsak psikolojisi ilişkisi, fitoterapi naturopati , bütüncül fonksiyonel tıp alternatif tıp anlayış ve arayışları ya da alternatif doğal takviyeler üzerinden geliştirilen bir pozitif tıp anlayışı arayışına bağlanıyor ... 
Bazıları her ikisini birleştirir. 
Ben bunları da yetersiz bulanlardanım. 

Bipolar partnerine yardım edebilmek (onu iyi edebilmek) için alternatif gruplar kurmuş içerik derleyen insanlarla tanıştım. Travma ve zihinsel acı ve fitoterapi bütüncül tıp ,gibi kavramların etrafında ayrılmıyorlar yani onlar da ilaç zararlarına (maniye) mani kavramına bakmıyorlar ya da bipolar tanısında benim gibi bunu öncelemiyorlar. 
Yani Nasreddin Hoca hesabı gibi. İlaçtan PSSD, kalıcı mutsuzluk, akatazi alınabileceğine inanıyorsun da neden ondan alınacak maninin tek başına bipolar tanısına geçit ve sebep olmuş olacağına ya da oldukça uzun süreli ya da  kalıcı nörolojik hasar sakatlanma vb. anlamına gelebileceğine inanılmıyor. Ben hala mesela PSSD kavramını bile literatür akademi ilaç sanayi vs nasıl kabul edebilmiş hayretle izliyorum. Bu tip geri bildirimlere sadece saldırılıyor. Tarihini bilmiyorum ama eminim ve sanırım antidepresan kaynaklı PSSD kabul görene kadar bir çok insanın psikiyatrik sorununa ya da bozukluğunu nüksüne vb yorulmuş  tanımlanmıştır. İşin aslı kavramı ayrı bir mental bozukluk olarak sınıflamamaları bile bir mucize. 

Yapılması gerekenin mani kavramını nerdeyse PSSD gibi ele almak olacağını düşünüyorum. Uzun süren rehabilitasyonlar gerektiren bazen hızlı bazen yavaş çözülen bazılarında hasar bırakan ama bir kısmı çözülemeyen vb

Kabaca şunu diyebilirim Yer kabuğunda bir deprem. Bu mani olsun. 
Yer kabuğunun sismik bozukluğu. Bu bipolar olsun

Antidepresan ise bence hiç deprem bölgesi olmayan bölgeye çatlama ya da kısmen deprem bölgesi olan örneğin 3 şiddetinde deprem olacak bölgeye 8 şiddetinde deprem taşıyabilecek bir araç



İlaç Yaralanmaları ve Sakatlanmaları

Buradan çıkıp twitter da Benzo İttifakı (
Benzodiazepine Information Coalition), ya da facebookta antidepresanların tehlikeleri  (Antidepressants and psych drug dangers.) vb adlarından yayın yapan gruplara gidelim ve buralarda yazan gönderileri beğenen yeniden paylaşan yorum yapan insanların yorumlarına ve içeriklerine bakalım. Çok sık karşılaşacağımız bir kavramda şudur. "Sakatlandım. Bu ilaçlardan sakatlandım ve çalışamıyorum. Engellliyim" MS/CFS denen ,tıbbi olarak kronik yorgunluk sendromu, ms denen gibi nörolojik yakınmalarla vb ye benzer (öyle olmasada yakın) ortak kronik şikayetler silsilesi. Bunlar travma, zihinsel acı, depresyon felan bence değildir. Bunlar gerçek ilaç yaralanmalarıdır ve gerçektir de.  Çoğunda soğuk hindi (cold turkey ,ct) yapma yani ilaçları ani kesme değiştirme ya da ilaç etkileşimi vb. sonucu gelişmiş benzeri ortak yaralanma geçmişi var.  Bir travma ya da ona dayalı deneyimler, depresyon zihinsel acı hani o eski Türk filmlerindeki gibi duygusal şokla yürümeme, kör olma gibi bir şey olabilir mi? Belki bilmiyoruz. Bunun rehabilitasyonunu da bilemem ama bütünüyle mental bir depresyon ya da eski türden kalıp ya da acı değil. Sertralin den sakatlandığını düşünen bir kadının bir videosu hala aklımdan gitmiyor. Titriyordu. Bazıları rol yaptığını düşünüyor. Bunu hiç bir zaman bilemeyiz. Twitter gönderileri. İlaçlardan baldıran ya da siyanür gibi çekiniyor artık. Yani bunları görebilirsiniz. 

Bir aşı da herkesi yaralamıyor. Tümümüz aynı değil. Herkes aşı alarak anaflaktik şok ya da başka bir etki yaşamazdı. Psikiyatrik ilaç yaralanmaları da belki böyledir. Bilmiyorum. Ne kadarımızın başına geliyor bilmiyoruz. Buna dair net bir tanı ya da tazmin de yoktur ,oluşturulması da çok zor. Prospektüsler çoğu yan etkiyi zaten yazar, bazıları görülme sıklığıyla belirtilir. Burada yazanlardan biraz daha yaygın olabilir çünkü ilaç testleri çok kısa süreli ve bir kere bir ilaçla bir grupla yapılır. Kişiye 3 ya da 5 ilaç aynı an da reçete edilebiliyor ve yıllarca kullanması istenebiliyor.

Yani mani başlıbaşına bir kimyasal nörolojik bir sakatlanma ve tamamen bir ilaç kullanıma bağlı yaralanma ya da yan etki silsilesi olabilirdi. Dolayısıyla bipolar tanısı da tek başına antidepresan kullanımının getirdiği bir tanı olabilirdi. Sonuçta hormomal kimyasal sistemi merkezi sinir sistemini eksi uyum ya da dengesine getirmekten yaklaşık olarak sözediyor olurduk..



"Ruhsal engelli raporu alanların pek çoğu; hatta çoğunluğu, hastalıklarından ziyade, kullandıkları ilaçlardan gördükleri hasar nedeniyle işlevselliğini yitiriyor ve bu raporu alıyor."
-Dr. Peter Gotzsche


Maninin Etiyoljisini (Kaynağını) ya da neden ve ne olduğunu Arayış


Bu yazacaklarımdan emin değilim ancak en güçlü çıkarımım bu. Antidepresanlar serotoninle ilişkilidir. Yani beyinde serotonini geri alan reseptörleri engeller ve bu yolla kanında çok fazla serotonin olur ve haliyle mutlu, enerjik hissedersin. 
 İnsan vücudunda serotonin ve melotonin homonları gündüz gece ilişkisiyle çevrimsel (dönüşümlü) olarak çalıştığını hatta  belki birbirine de çevrildiğini ve dönüştürüldüğünü söyleyen kimi  içerikler buldum. Bu ne kadar doğru bilmiyorum ve bu fikri çok açıkçası çok derinlemesine soruşturmadım ancak bu durumda şunu düşündüm. Eğer antidepresanlar serotonin reseptörlerini kapatarak çalışıyorsa ve kanda sürekli serotonin olmasını sağlıyorsa ve eğer gece serotonin toplanarak ya da geri çekilerek melotonin salınıyorsa yani onlar birbirine dönüştürülüyorsa, bipolar ve manide en yaygın sorunlsrdan biri de melotonin salımı anomalileri ve bozulmuş sirkadyen döngü (uyku döngüsü ; biyolojik saat) ise kandaki fazla ve geri toplanmayan serotonin doğal olarak melotonin salımını bozuyor ve etkiliyor, sınırlıyor/kısıtlıyor olabilir miydi? Buna dair veri bulamadım. Bu sonuç olarak benim hipotezim gibi oldu. Bence melotonin salım süreci de aksıyor. Serotonin onu bastırıyor. Melotoninin de serotonin gibi insan vücudunda oldukça işlevi var. Ona uyku hormonu deniyor ve belki de serotonine takılan ad mutluluk hormonuysa melotonine de  gece, dinlenme, rahatlama, gevşeme hormonu vb. diyebilirdik.  Melotonin insan  vücudunun gece yaptığı bakım onarım, yenileme süreçlerine dahil oluyor. Yani antidepresanların bir süre sonra onun salımını ya da çevrimini bozduğunu ya da azaltıp baskıladığını düşünelim ne olurdu? Pankreası düşünelim insülin üretemediğinde ve salgılayamadığında ne oluyor? Kandaki şeker artık toplanamıyor ve toksik hale geliyor. Belki de kanda melotonin olmadığında ya da yanlış saatte olduğunda da vücut dinlenemiyor, uykusuz kalıyor ya da uyunsa bile dinlenme yenilenme işlevlerini yerine getiremiyor vb. olabilir diye düşünüyorum ve maniyi buna benzer yorumluyorum. Çok bilindik bir örnekte exstacy adlı bilindik bir hapı alarak insanlar üç gün üç gece uykusuz ve enerjik dansederler. Bipolarlar mani döneminde günlerce uykusuz ve enerjiktir. Exstacy alanlar onun etkisi geçtiğinde 3 gün bayılmış olarak yatarlar. Mani de günlerce uykusuz kalan vücut dinlenme ihtiyacı duymaz en son hastanede gözünü açardın.. 

Mani haricinde ayrıca serotonin sendromu ve toksistesi denilen bir kavrama ulaştım. Antidepresanlar bunlara yol açabilir ve gözlemi neredeyse olanaksız çünkü hiç kimse beyninizde ve kimyanızda serotonin ölçümü yapmıyor. 
İşin aslı toksik olacağı düşünülen lityumu kullanımı sıkı bir gözlem ve kan testleri gerektirirken aşırı serotonin yüklenmene neden olacak bir araca dair hiç bir kan testi gözlemi ya da denetim önlemi yoktur. (Az önce baktım antidotu melotonin olmalı ama hayır bikarbonatmış. İlginç değil mi?) 
Yani üçüncü dünyada bulduğunuz bulacağınız tüm psikiyatri gruplarına sorun, hapın tüm kutusunu yutmadıkça serotonin toksisitesi şüphesiyle herhangi tıbbi yardım alan var mı? 
Belki de yaşayanlar oldu..


Öneriler

Öncelikle low carb, lhcf, keto -ketojenik- ve carnivore (etçil) diyet tartışma araştırma önerisi
ya da 
Neden psikiyatri gruplarında neredeyse  belki 5 yılı aşkın bir süredir özellikle low cab, lhcf, keto ve carnivore (etçil) vb diyetle denemeyi ya da en azından bunu derinine araştırıp sorgulamayı önerdiğim üzerine ;

(Öncelikle yukarıda sunduğum diyet adlarının ne olduğunu açıklayacağım onları google a yazmak küçük bir fikir verebilir ama aşağıyı okumadan önce özellikle ketojenik diyet kavramının bir taranmasını öneririm.)

Öncelikle ketojenik diyeti dönemsel olarak defalarca kez yaptım. Bunlarda hem mental hem biyololojik fayda ve rahatlama gördüğümü biliyorum hatta bu öyle bir hal aldı ki ne zaman başım sıkışsa ketoya döndüm. Yani yaşam koşulları, işsizlik istediği gıdayı temin edememe vb. nedeniyle sürekli sürdüremesem bile başım sıkıştığında her zaman buna döndüm. Kendimi ne zaman çok kötü hissetsem ya radikal biçimde bir oruç ve açlık (bazen günlerce ki kan şekeri vb takibi ya da daha önceden hazırlık ve uyum vb olmadan önermiyorum) denedim ya da çok hızlı biçimde ketoya girmeye çabaladım. Her defasında benim için çalışmış ve bazılarının o ilaçlar hayatımı kurtardı dediği gibi hayatımı kurtarmış gözüküyor. 

 İnternette eriştiğim insan öykülerinde bir çok kişi için işe yaradığını duydum. Harvard Mclaine hastanesinde bir grup ketojenik diyetin psikiyatride kullanımıyla ilgileniyor.  Dr. Chris Palmer araştırılabilir. Çok az şey bulunacağına eminim ama yine de bir başlangıç. Beslenme psikiyatrisi gibi bir kavram gelişti, gelişiyor ve yine Harvard'dan Georgia Ede gibi psikiyatristler bunu hastalarına da sıklıkla öneriyor ve hem kendileri hem diğerleri için sorun çözdüğünü düşünüyorlar. Bunu biliyoruz. Bunu bilimsel makalelerden değil bunu etobur yeme gruplarında yazan hastalarından biliyoruz..
Bunun dışında tek bir tane de olsa tamamen ketojenik diyete atfedilen şizofreni remisyonu öyküsü ve açık makalesi var.



dietdoctor adlı internet sitesinde bipolar bozukluğunu yönetmeye çalışan bir doktorun mektubunu okumuştum. Lanet olsun bunu (bu diyeti ,lhcf) bana kimse söylemedi, neden? diyordu. İlaçlar ,takviyeler deneyebileceğim herşeyi denedim ama hiç bir şey bu diyetin etkilerini yanına yaklaşmıyor diyordu.
Yani tıp eğitimini o an nasıl ele aldığını düşünelim.. 



Oğlunun bipolar bozukluğunu ketojenik diyetle yönetebildiğini düşünen bir anne Amerika da "mental and metabolic paradox health foundation" (Mental ve Metabolik Sağlık Paradoksu Vakfı) adında bir organizasyon örgütledi çünkü başka hiç bir şeyin oğluna bu kadar yardımı olmadığını, oğlunu geri aldığını ve herkesin bunu bilmesi gerektiğini düşünüyordu.

Açık olursam ketojenik diyet ve etçil diyet üzerine web gruplarından oldukça okuma araştırma yaptım. Facebookta bulabildiğim tüm grupları izledim ve orada kavram aramalarıyla onlarca gönderi taradım ve okudum. Twitter da ilgili bir çok kişiyi takibe aldım. Bir dönem reddit "keto" ve "carnivore" forumlarını google da "mental health/ disorder" ya da herhangi psikiyatrik tanı adıyla birleştirerek arayarak bulabildiğim herşeyi oldukça okudum. Bulduğum kimi yorumlarda ;"biliş sisimi kaldırdı", "dünyamı değiştirdi", "boyut değiştirdi/atlattı" buna inanamıyorum diyenler olduğuna bile tanık oldum. Tim Ferris'i takip eden birinin bir reddit yorumunda 10 yıldır majör depresyonda olduğunu ve 
 Ferris yaptığı için 3 günlük hızlı keto deneyerek  neredeyse 10 yıldır ilk kez iyi ve normal hissetmeyi deneyimlediğini ve yazdıklarını gözyaşlarına boğulmuş olarak yazdığını söylemesine bile tanık oldum.
Bunun dışında özellikle reddit forumunda gönderiler var aranabilir. Mesela bir üye soruyor:. "Etobur ya da ketojenik yemenin mental sağlık sorunuza etkisi, nedir var mı oldu mu?"
Gelen yanıtlarda bir kaç kişi olağanüstü fayda gördüğünü söylüyor. Bazıları biraz fayda gördüğünü düşündüğünü söyler. Kimi çok az ya da hiç fayda görmediği kimi ise mesela endişesinin daha kötü bir duruma geldiğini söyler. Yani ketojenik diyete atfedilebilir genellenebilir bir fayda olacağını da söyleyemezdik. İnsan öykülerine dayanarak bazılarımız için işe yaradığını söyleyebilirdik. Belki biraz subjektif ona aşağı da eleştirilerde değineceğim çünkü ketojenik diyete dair ciddi önyargı ve yanlış anlaşılmalar var. 


Ketojenik diyet epilepsi de kullanılır. Ne zaman?
 İlaçlar işe yaramadığında ya da faydadan çok sorun ürettiğinde. Buna tedaviye dirençli ya da tedaviye yanıt vermeyen ya da ilaçların nöbeti yönetemediği durumlar diyorlar ve  özellikle çocuklarda önerilir. Eğer yazacaklarım ve yazdıklarımla boğuşan varsa böyle ele ala
bilir. Yani tedaviye dirençli olanlar ama bize göre arayışlarda olanlarda denebilirdi. Kişiye kalmış..


Neden işe yarayabileceği düşünülüyor?

Burada bir etki mekanizması açıklama ya da diğerlerini buna ikna etmeye çabalamıyoruz. Bu yazı ve içerik herhangi birimizin hayat deneyimini içerecek biçimde olası bir içtenlikle yazılmaya çabalanıyor ama bir kaç cevap vermeye çabalasaydım. Karaciğer eve dolasıyla sindirim sistemine giren daha az karbonhidrat ve daha az bitki yağı nedeniyle hafifleme ve sistemin güç tasarrufu ve sistemin olası enerjiyi başka alana kanalize etmesi.  Bilmiyorum. Belki bu anlamda hormon düzenlemesi bilmiyorum. Belki az inflamasyon bilmiyorum. Belki  insan metabolizması için daha uygun ve ideali ve diğeri yanlış  bilmiyorum. Açıkçası ketodaki karbonhidrattan enerji ketondan ve yağdan enerji kavramını tam anlamadım ve bunu açıklayanlarında tam anladığından emin değilim. Yani vücut ketonları ,alkolleri şunu bunu öncelikli tüketiyor ya da o varsa onu öncelikli enerji kaynağı seçiyor gibi açıklamalar var. Keto diyette vücudun enerji yakıt biçimi değişiyor. Şeker yerine ana ya da öncelikli yakıt yağ oluyor. Gazlı araba benzinli araba gibi bir fark. 
Bence açıklamalar tam yerine oturmuş değiller ama bu beslenmenin sistemi rahatlattığı kesin . Metabolik sorunları olanlarda daha yüksek fayda.
Uyum süreci dışında bir zorluk, uyumsuzluk ya da olumsuzluk görülmüyor. Ketoyla ilgili şu söylenir. Beyin ve akciğerin % 20 daha fazla okjenlenmesi anlamına gelir. 

İzlediğim kadarıyla bütün insan toplulukları, (güney amerika ve amazonda) bolca meyve yer. Yani ben etçili ve ketoyu seviyorum, sunuyorum ve takip ediyorum ama ilkel ya da asıl insan diyeti olabileceği anlamında tam ikna olmadım ama onu geçici bir detoks, rahatlama, yenilenme işlevi, bazı şeyleri geri kazanma aracısı olarak görüyorum. Ömür boyu onu teşvik edenlerden değilim.
Etçil bir ketojenik bir diyettir ama ketojenik diyet etçil bir diyet değildir. Ketojenik diyette  sebzede var. Vegan keto listesi bile mümkün. 

Zsofia Clemens etçil bazlı bitkisiz ketonun oruca eşdeğer bir diyet olduğunu söyledi ve düşünüyor. 

Yani benim gibiler kök sebze ve meyvenin de eski insan diyetinin parçası olabileceğini düşünüyoruz ama bol oksalatlı yeşil yapraklar konusunda aynı fikirde değilim:. 

Ketojenik ve Etçil diyetlere karşı direnç, muhalefet ya da eleştiriler

Öncelikle ketonun ve etçilin mutlaka kendi gruplarından onları bizzat deneyimleyen insanlar aracılığıyla araştırılmasını önerirdim. Akademik birikim bu anlamda sınırlıdır. Etçil için hiç yok gibidir ve ketojenik diyet konusunda da sınırlıdır. Yani akademik bir güvence ,referans ya da benzeri aramak bence uygun yaklaşım değil. Kişi bu yönelimdeyse bence diyetten ya da bu yazdığım bölümden de  uzak durmalı.
Mesela google da yapılacak bir kaç arama da ya da belki insanlar aracılığıyla yapılacak bir bilgisel soruşturmada hemen keto hakkında "o zararlı", "kalbi yoruyor", "böbrekleri bozuyor " vs. denecektir. Eğer bir psikiyatri grubunda diyete göndermede bulunursam "kanıt yok" " tedavi değil" vs denecektir. Yani zaten onlar iddia edilmedi de bunlar tamamen saçmasapan direnç ifadeleri ya da statükonun bu diyeti bir sorun hatta tehdit olarak görmesiyle ilgili çünkü diyet sağlık sektörü ve ona bağlı ekonomiyi  tehdit ediyor. Metabolik sorunlarda çok geniş kullanımı var.  Yani eczane raflarını üçte bire indirebilirdi.

 Basit bir örnekle gidelim. İlahiyat tanrıbilimdir (akademik lisans eğitimidir) ama tanrı karşıtı açıklama yapamaz ve tanrının varlığını doğrulayabilir ancak tanrıbilim olduğu için yokluğunu bilme konusunda bir yetkinliği yok ve bu alanda soruşturma yürütemez. Bilimin de benzer sınırlamaları vardır ve buna benzer. Ticari sınırlamalar gibi. İşverenine bağımlıdır.
Eğer ketojenik diyetten bahsederseniz hemen olumsuzlamaları duyardınız ve bunlara araştıramdan inanacaksanız ya da sizde tam da bu yönelimdeyseniz  şimdiden ketoyla araya bir mesafe koymayı öneririm ve bu alanın size göre olmayabileceğini hatırlatabilirim . Basitçe bir keto gurubuna giderseniz bunlara gülerler ve alaya alınırdınız.


Yukarıda ketonun keto grubunda araştırılmasını önerdiğimi hatırlıyorum ve benim yazımın öneri ekseni bundan ibaret olacaktır. Bir önyargıyla ketoya girmek uygun değil. Yani ondan zarar göreceğine inanıyorsan hiç bulaşma bu tavsiyeyi buradan almış olma çünkü vermedim. Benim verdiğim tavsiye birincil gruplarda zaman geçirme.  Ben keto grupları izlenerek onu yıllarca sürdüren insanların sağlık zindelik hikayelerinden alınan güven ve motivasyon sonucu ketoz olmayı ,bunu denemeyi gerçekten isteyerek canı çekerek önerirdim. Bunu bir zorunluluk ,sağlık için istenmeyen bir diyete zorlama olarak görmeyi değil. Keto zor bir diyet değil. Yüzme öğrenince yüzmek artık hiç zor değil. 
Bu bir kez köprüyü -çizgiyi- geçmek gibi ve oraya gittiğinde göreceksin gibi.  Keto zihni denir, bir ölçü de biraz farklıdır. Beni bugün uygun besin kaynağı yiyeceğim ya da ekonomik stabilizasyonum olsa keto ya da etçil ağırlık beslenme sürdürürdüm ve ömür boyu tek börek yemezdim ve asla canım istemeyecekti, hiç bir eksiklikte duymazdım. Bu köye taşınmayı istemek gibi bir şey şey... Ketonun denenmesi zaten bu motivasyonu kısa zamanda sağlarsa sağlar. 


Daha açığı ben hayatında ketoz olmamış birinin ketoz hakkında atıp tutmasını uygun bulmuyorum. Akademik ya da bilim gibi kavramların burada işimize yaramayacağını düşünürüm. Etçile dair gözleme girilirse bu dediğim anlaşılacaktır. 
Yani dağcılığın ,dalgıçlığın akademide hayatında düz ovadan başka yerde yürümemiş insanlar tarafından yazılıp yorumlandığını düşünün. Keto konusu spesifiktir. Keto ketocuların atıp tutması gereken bir alandır. Ketocu değilse ve onları yazarken ketoz değilse ne yazdığı önemli değil. Ketoz hakkında atıp tutan akademik bal kabakları ketoz değildir ve akşama kadar bilgisayar başında oturup dağcı ve dalgıç olamıyorum.  Keto spesifiktir, farklıdır. Yazımın ketoz hakkında öneri çerçevesi ketoz deneyimleyicilerinden bilgi toplanması içerisinde ve bu denilen bölgede bir direnç eleştiri ya da muhalefet ne yazık ki sözkonusu değil ve burada/orada bir güvenlik sorunu yok görülmüyor ve bildirilmiyor. 

Bu başlıkta söylenenler için Amerikalıların (ketocuların) kısa öz yanıtı. bullshit.

Takviyeler


Ben normalde uzun bir takviye listesi kullanan ya da kullanmış biri değilim. Çoğu takviyeyi buralardaki araştırmalardan öğrendim duydum ve deneysel öneriyorum. Bunun haricinde psikiyatriye girildiğinde önerilebilecek takviye listesini bir sınırı yok gibi.

Bunun dışında organ etleri tüketilen, bol miktarda hayvansal yağ yenen, kolojen alınan etler dahil tüm bunlar en az en hızlı ısıl işlem gören bir diyette neredeyse hiç bir takviyeye gerek olacağını sanmıyorum.

 - Melotonin/melatonin

Buna uyku hormonu dendiği ve artık çevresel ışık kirleticileri ,yapay ışıklar vb uzayan nedenden salgılama sorunu olabileceğinden dolayı hepimize neredeyse önerilebilir bir takviye olması başta psikiyatrik pek çok tanı da uyku bozukluğu olması ,sirkadyen döngünü bozulması, antidepresan kullanımı yukarıdaki yorumlama biçimim nedeniyle öneririm. Yani şu an işsizim ve düzenli gelirim yok ve bu yarın değişseydi ilk alacağım şey oydu. En önemsediğim takviye. 


 - Tiroid hormonları


Bunu tavsiyeden ziyade araştırma konusu olarak önerebilirim. Yani bir gıda takviyesini geçen tıbbi bir alana giren bir konuda tıbbi tavsiye eksenine girmek istemiyorum. Doktorunuz ve eczacınıza danışın ve onlarla tartışın derim çünkü bunlar ticari ilaç formunda ama aslında gerçek tiroid hormonları. Psikiyatride önerimi mevcut, araştırın.

    -- Neden tiroid homonu üzerine araştırma ve doktora danıştıktan sonra doktor önerirse kullanma ama öneren doktoru arayıp bulma da öneriliyor? 

İnsülin direnci ,toksin yükleri ,hormon sentezi, destek, araştırın.. 

 - İyot

Bazıları artık onun toprak hava ve suda azaldığını ve vücutta bromür florür bağladığını bu yüzden iyice azaldığını ve antiradyasyon olduğunu söylüyor. İyot damlası ya da potasyum iyodürde çözündürülmüş çözeltinin kullanım miktarıyla ilgili tartışamlar var. Doktorunuza danışın ay da serbest araştırma yapın. Ucuz basit ve bitmeyen bir şey olduğu için bulundururum ve bazen bir kaç damla kullanırım ve benim için bazen sorun çözmüş gözüküyor. Viral bir durumda ilk alacağım şey. 

 - Hormon aracıları ve enzimler ve diğerleri

Kolin, lösin, izolösin, inositol, triptofan, tirozin gibi pek çok içeriğin kullanımı değerlendirilir. Sorgulamak ve üzerine araştırma yapmak iyi olacaktır. Doktorunuza ve eczacınıza danışın ve serbest araştırma yapın. 

Hormon sistemini ve kimyasal optimal dengeyi işlerliği geri kazanmaya çalışıyoruz. Hiç birini kullanmadım cüzdan kabarık bütçe açık olsa ismini kenara yazdıklarım. Kendim için aklımda tuttuklarım.


 - Elektrolitler ve mineraller 

Uyku sorunları genellikle dehidrasyon başta elektrolit düzensizliği ve kimyasal karışıklığa neden olabilir. 

Magnezyum biglisinat gibi takviyeler psikiyatride ilk anılan takviyelerdir ancak mümkünse hatta evde kişisel imkanlarla bir sporcunun enerji içeceği hazırlaması mantığıyla bile kompleks elektrolit içecekleri hazırlanabilir. Sade ya da silikalı maden suları, limon vb katkılar ya da az miktarda magnezyum tuzu, az miktarda kalsiyum tuzu ve diğer tuzlar ya da bunları içeren şeylerin birlikteliği ya da kapsül olarak satılan içerikler farketmez, araştırın.

Çinko, Bakır, Krom, Selenyum gibi bağışıklık aracıları ve destekleyiciler

Size kalmış araştırın.

Bipolar denince sayılan bilinen önerilen takviyeler

NAC (asetilsistein -glutatyon öncüsü) ,sam-e, omega ya da mct yağlar, magnezyum vb. dir.

Psikiyatri de kullanılabilecek diğer takviyeler

Aslında yukarıdaki içerikte insan vücudunun doğal elemanları dışında fitoterapik, naturapotik takviye/tavsiye bir alanına girilmediği üç aşağı beş yukarı rahatça görülebiliyor ama ille de soruluyorsa aşağıdaki siteye belirli kavramlar girerek arama yapmayı tavsiye ederim
https://supplementansiklopedisi.com/

Örneğin "uyku" kavramını arayabilirdiniz. Örneğin gevşeme için "sedatif" hipnotik" vb kavramı aranabilir. "antistress" "nootropik" "adaptjen" vb. kavramı aranabilir. Bunun gibi liste uzatılabilirdi. Benzolara alternatif olarak l-theanine den sözedilir. Morus Alba (Dut) bu bitkiye (özüne) antikonvülsan, antipsikotik gibi uzayan bir çok etki atfedilir. Zencefil, zerdeçal ailesine antiinflamatuar olma yanında antidepresan özellikler atfedilir. 

İnsülin Direnci Tiroid Hormon Sentezi ve Bipolarda artmış Diyabet Riski

Bu söylenen-ler ayrıca güvenli bilimsel verilere dayanmaktadır. Bipolar teşhis edilmeyen popülasyona göre diyabet riski tam üç kat artmıştır. Bunu hesaplamayı bilmiyorum ve net taban rakamlarda elde edemedim ama % 30 un üzerinde bir riskten sözediyor olabiliriz. Bipolar teşhis edilen insanların yarsında insülin direnci bulunur. Ayrıca insülin direnci tedaviye direnç ve maninin artan şiddeti ile ilişkilendirilir. 
Araştırın. Tiroid hormon sentezi ve insülin direnci ilişkisini araştırın. 



Uyku Düzeni, Uyku Optimizasyonu ve Mavi Işık
Işık ve Karanlık Terapisi

Sirkadyen Döngü Rehabilitasyonu, Uyku rehabilitasyonu vs.

Bipolar teşhis edilmişseniz diyabet riskiyle birlikte en bilmeniz araştırmanız ve ne yapmanız gereken ve en ihtiyacınız olan bu. 

Araştırın..

Zsofia Clemens diyetinin uykuyu da geliştirebileceğini söyledi.

Tecrübeler,

Uzun süre antipsikotik kullanımı varsa ve bunlar gerçekten kesilmeye yaşamdan çıkarılmaya çabalanırsa çoğu geçici psikozlar ya da ses duymalar ya da başka sorunlar eşlik edebiliyor.  Eskiden onları bırakmanın insanlar için iyi olacağını düşünerek bu öneriyi bir çırpıda yapardım artık bu konuda biraz daha çekimserim. 

Benden antipsikotik bırakma tavsiyesi ve önerisi  alınmadığını bunun kişinin kendi kararı, seçimi ve hazırlığı ya da etkinliği olacağını varsayıyorum..

Değinilmeyenler

Sosyal çözümler ,sosyal dayanışma, sosyal ve bireysel terapiler, aile akran destekleri stoacılık gibi felsefeler, bilişsel bilgisel yeniden yapılandırma ve yardımlar, meditasyon derin düşünme gibi egzersizler, psikanaliz ya da diğer psikoloji yaklaşımları, toplumun ya da psikiyatri gibi derin ya da ağır eleştirisi, duygusal acı yaralanma ya da travma kavramı, bunların hiçbirine dokunmadık. Bunları ya eser miktarda ya da az ilgili bulduğumdan olmalı. Tamamıyla ilgisiz bulmuyorum. Tüm psikiyatrik tanıların etiyolojisi ya da çözümleri konusunda ile yukarıdakiler ile de bağ kurulabilir ve kurulmalıdır. Yaşamımı bunun yıktığını sanmıyorum. Yani payını bilemem. Yani 30 küsür sene tüm bunlar benim fizik mental enerjimi tüketmedi bir gün geldi  beni o hale getirdi inanamam: Hala her gün yeniden güçlenmeye tam eski gücüme sahip olmaya çabalarım ve bir şeyler yanlış gidiyor ve fizik sorunları da işaretliyor .Sabah uyanıp uyanıp toprağa ya da bir işe  koşmayı istiyorum tersi değil ama güçlü bir fark var. Kendimi sürüyerek çekerek artık gitmem gerekiyor. 
---

Basitçe söylediğim gibi diğerlerinin savaş aracını bilemem. Spesifik tek aracım zorlantı dönemlerinde birilerinin tıpkı ilaç alması ve ona sarılması gibi açlıklar ve ketozdu. En zor zamanda bile 48 saatlik açlıktan sonra genelde tüm buhran buharlaşır. Benim için öyle.
Gerçekten delirebileceğimi, aklımı kaçırabileceğimi kendime zarar verebileceğimi düşündüğüm zamanlar olmuşsa yemedim çünkü başka yol bilmiyordum başka bir aracım yoktu...


---

EKLER 1

2017 de ilk kez bipolar gruplarına gittiğimi söylemiştim. Sanırım ilk kez 2019 yılında bir ilaçsız bipolar grubu ve sonra da ilaçsız psikiyatri grubu kurulmuştu. O gruplar da bana sanırım yine bipolar gruplarından önerildi çünkü herkese ketojenik diyet ya da benzeri başka alternatifler arayarak ilaçlardan uzak durmaktan ve kendim öyle yaptığımdan sözediyordum. Her neyse bu gruplara gittim ve son olarak yine o gruplarda bana facebooktaki "antipsikiyatri topluluğu" önerildi. Bu gruba da sanırım ilk kez 2019 yılı mayıs dönemlerinde katılım sağladım ve keto diyet beslenme fizik metabolik sağlık önceleyen bir çizgide aktarımlarda bulundum. Katılım yaptığım ilk profil pandemi döneminde facebook tarafında silindi ve binlerce gönderim ya da yazım emeğim gitti. Bu beni facebookta yazıp yazmaya devam etmeme konusunda düşündürdü ve bu blogu önceleyen ve aracı yapan bir yazmayı öne almayı düşündüm. Bunun dışında anlattığım kavramlara dair ortak katılım bulamamak beni yazmak konusunda bazen geri çekiyor. Yani durup bakıyorum ve tamam kimse yok, hiç kimse ilgilenmiyor o halde niye konuşuyorum ki diyorum ve bir miktar susup sonra geri dönüyorum.

Bunları söylemek zihinsel sağlık, bilişsel sağlık ya da insan psikolojisi deneni önemsemediği anlamına gelmiyor. Ben belki birazda politik olarak ama insanı zihin-beden ya da psikoloji fizyoloji olarak tam ikiye ayırıyorum. Burada 50/50 diyebiliriz ancak sayı ile kesin bir bölmeye gerek olacağını ya da bunun doğru olacağını sanmam. Fizyolojik ve metabolik desteklerin sorunun bir yüzünü çözeceğine ve hafafiletebileceğine inandığımı defalarca kez belirttim. Bu herşeyi çözeceği ya da herkes işe yarayacağı anlamında gelmiyor. Yani ben beslenme dışında travma, duygusal yaralanmalar ile çalışılması, bilişsel çalışmalar, zihinsel duygusal uygulamalar, terapiler vs ye inanıyorum. Olayın psikoloji yönünü ayrı tutuyorum çünkü farmakoterapi işin içine girdiğinde olağan biyolojiyi, biyolojinin eski ritmi ve duyguları, hormonları bir kez manipüle ettiği için ve dolayısıyla ciddi yan etkiler olacağı için kişide psikosomatik denilen şeylerin yanına bunlar bileşik gibi katılıp karışılıyor yani onları artık ayıramayız.
Bunun anlaşılmadığını düşünüyorum

Neden keto? Neden özellikle keto?

Soru anlamsız çünkü bir insan 4 günde ketoz olabilir ve neden bunun üzerinde durduğumuza bir bakabilir .Bu yönelimde değilse zaten şu yanlış yer ve duraktadır ne dediğimizi anlamıştır.

Keto elma yemeyi bırakıp onun yerine şeftali yemek gibi bir şey değil. Keto farklı bir zihin ve metabolik durum sunar ve kişi bunu denemelidir, deneyip görmelidir yani bu temelde anlatılabilecek bir şey değil.
Ata binmek kaplumbağaya binmek değildir ve bu sadece beslenme değişikliği değildir. Vücudun enerji üretim biçimi karbonhidrattan yağa çevrilir ve ilk etapta tamamen ve çok farklı bir zihin durumu sunar.

Keto üzerine atılıp tutulmaya ya da kafa karışıklığına gerek yok. Ketoz olan bir ketocu bir suç işlediğinde (örneğin makarna aşırdığında buna öyle diyorlar) hemen yumurta orucuna başlar ve 2-4 günde ketonları yerine getirir. Yani bu kadar az çabayla kişinin deneyebileceği bir şey söylemeye ya da atıp tutmaya gerek olacağını sanmıyorum .Ketoyu merak eden keto üzerine sorusu olan sadece denemeli ve görmeli gerisi laf kalabalığı.
Bununla ilgili tek sorun şu, araştırma yetersizliği. Kişi bilgi almıyor
Örneğin yıllardır ara ara ketoz oluyorsam istediğim zaman girip çıkarım buna alışığım ama kişi yaşam boyu bilinçli ketoz tetiklemmişse hazırlıksız olacak ve ilk etapta keto flu (keto sisi) ya da keto gribi denen bir süreci deneyimleyecek ve bazen günler bazen haftalar sürerdi yani 5 gün deneyin görün diyorum ama dediğim gibi ilk ketoda aslında zorlanma ve uyum etkileri dışında çok az şey görülebilirdi. Beklenti bilgi değildir. Bilgi araştırma ve keşifle sağlanır. Uygun yönelim..

Umut taciri ya da diyet taciri değilim olamaz bilgi paylaşıyorum yani çünkü ketojenik diyet bana maaş ödemiyor ve pazarlana nbir ürü ndğeil bu yüzden susmak ya da gidip kişisel başka bir uğraşla ilgi benim için daha kolay ve cazip hem daha az baş ağrıtıcı.
Bunları diyenlerle tarihi çenttiğim çentiklerde çok güzel hesaplaşmalarım var ve olacak.
Bazıları tamamen boş kafa

--------
EKLER 2

Zihinsel/bilişsel olarak ketozu keşfetmiş biri için ketoz ya da ketojenik diyetin anlamı nedir/nasıldır? ya da ketoz herhangi biri için çalışıyor ve işe yarıyorsa nasıl anlaşılabilir? * Ketozu sürdürme isteği ve ketozu bırakma, ketozdan düşme çekincesi; bir ilaca sahip olma ve ondan fayda görme bu yüzden onu bırakma konusundan tereddüt edilmesi gibi bir şey gibi olmuşsa; * Kendini kötü yorgun hasta vb hissettiğinde tıpkı bir ilaç başlamayı düşünmek değerlendirmek gibi ketoza başlamak isteyeceğin durumdaysan; *Ketozu bildiğin ve bu nedenle istediğin durumda ketoz olabileceğini de bildiğin için kenarda yedekte istediğin zaman kullanabileceğin güvenli bir ilacın/hapın varmışçasına güven hissettiğinde; * Uzun süreli ve uzun dönem ketozlardan sonra (aylarca süren birden çok ketojenik diyet denemesinden sonra ya da yaklaşık 3 adet 3 aylık ketoz denemeden sonra) ilk karbonhidrat yendiğinde uyuşukluk halsizlik beyin sisi ve grip benzeri olumsuz etkiler görülüyor ve suç işlemiş günahkar gibi diyete geri dönülmek isteniyorsa .. Tüm bunlar olmuyorsa sizin için ketozun çalışmadığını varsayabiliriz.
--------

Bana ne olduğunu arayış;
Muhtemelen aralıksız 6 yıl kullanılarak çok ani kesilen bir beta blokerin başlattığı mani ve deliryumun ya da tanımlanamayan ona benzerin kurbanıydım.. Yaklaşık 7-10 yıllık bir araştırmadan sonra mani nedenimi bulabilmiş ya da bana ne olduğunu anlayabilmiş ve çözmüş hissediyorum. Bu benim büyük rahatlama ancak toplum kabul etse ve medikal sistem buna dahil en büyük rahatlama ve çözüm olacaktı. Bazıları çözüm arıyor. Şu yukarıda dediğimin kavranışı bilinişi benim için en değerli çözüm ve tıbbı destek ve çözümden öncelik. Bir dedektif gibi hayatımı taradım araştırdım. Kısmen acılar, istismarlar ve travmalar bulabildim hatta onun dışında bebeklik dönemi ateş ve havalesi ve penisilin yüklemeleri dahil bir çok sorunu yolaçabilecek tıbbi müdahaleler dahil buldum ancak kendimi kendim hissederek yürütüyordum. Hayatımı defalarca kez gözden geçirilmesi. Ani kesilen beta bloker yaşanan tuhaf etkiler onu dindirmek için alınan ve işe yaramayınca o da kesilen bir antidepresan ve takip çok yıllık cehennem deneyimi Yaşam sorunlarımı ya da yaşamın yıkımlanmasını bütün suçunu çevre toplum dış koşullar psikoloji psikiyatri ya da kendi bilincime yıkmıyorum bunlar doğal kader ve koşullar. Suçlu aramayı bırakmasızın yol alamayacağımı ve soruna yol açanları düzletmeye çalışmadıkça çözüm üretilemeyeceğini öğrendim. Buldum buldum evraka. Bu iyileşmeden bu çözümden bu bana verilebilecek diğer herşeyden daha değerli. Bu bilgi. Beni mutlu eden tek şey. Bilmek ve neden sorununa yanıt almak ..
Yeni bir araştırmaya göre, yaygın tansiyon ilaçları şiddetli duygudurum bozukluğu atakları riskini artırabilir. Beta blokerler ve kalsiyum antagonistleri olarak bilinen ilaçları 90 günden fazla kullanan kişilerin majör depresyon veya bipolar hastalık gibi bir duygudurum bozukluğu nedeniyle hastaneye yatırılma olasılıkları, yüksek tansiyonlarını sözde anjiyotensin antagonistleri ile tedavi eden kişilere kıyasla iki kat daha fazlaydı. https://www.reuters.com/article/us-health-heart-bp-depression-idUSKCN12A2IP
Lipofilik Beta Blokerlerin Nöropsikiyatrik Sonuçları Merkezi Sinir Sistemi Yan Etkileri Zamanla, beta bloker tedavisi merkezi sinir sistemi için bir takım sonuçlarla ilişkilendirilmiştir: yorgunluk, depresyon, uyku bozuklukları ve kabuslar, görsel halüsinasyonlar, deliryum veya psikoz, Parkinson hastalığı ve düşme riski Tükenmişlik Uyku Bozuklukları ve Kabuslar Sempatik vejetatif sinir sistemi uykuyu başlatma ve sürdürmede yer alırken, serotonin normal uyku fizyolojisinde önemli bir rol oynar Beta-blokerler, beta-adrenerjik ve serotonerjik reseptörleri antagonize etme eylemleriyle hızlı göz hareketi (REM) uykusunu bastırır ve uykusuzluğa kadar varan rahatsızlıkları indükleyebilir Kronik uykusuzluk, uyku bozukluğu olan hastaların %9-15'inde görülür ve yorgunluk, uyku hali, dikkatsizlik, konsantrasyon eksikliği, performansta bozulma ve duygudurum bozukluğu gibi önemli gündüz sonuçlarına yol açabilir . Melatonin sirkadiyen ritmin ve uyku-uyanıklık döngüsünün düzenlenmesinde önemli bir rol oynar. Sistemik dolaşımda melatoninin sentezi ve salgılanması, beta 1-adrenerjik reseptörler aracılığıyla norepinefrinden etkilenir. Beta blokerler vücuttaki melatonin seviyesini azaltır ve böylece uyku bozukluklarına ve kabuslara neden olabilir Kabuslar, genellikle gecenin son üçte birinde REM uykusu sırasında ortaya çıkan disforik rüyalardır. Kabuslar, sık ve sakatlayıcı olduklarında patolojik hale gelir ve bireyi sosyal, mesleki ve duygusal açıdan etkiler [ 44 ]. Sistematik bir gözden geçirme, kabus gören semptomatik hastaların üçte birinin beta bloker tedavisi gördüğünü göstermiştir Halüsinasyonlar ve Deliryum Deliryum, halüsinasyonlar, sanrılar veya yanılsamalar yoluyla kendini gösteren patolojik bilinç ve algı bozukluğu ile karakterize klinik bir sendromdur [ 53 ]. Beta blokerler, özellikle yaşlılarda veya önceden bilişsel işlev bozukluğu olanlarda deliryuma neden olabilir https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC7914867/
Çılgın mani, önceki bir toksisite, fiziksel hastalık veya zihinsel bozukluk ile ilişkili olmayan, hızlı başlangıçlı deliryum, mani ve psikoz ile karakterize, şiddetli fakat sıklıkla yeterince tanınmayan bir sendromdur. Antihipertansif ilaçların neden olduğu sistemik bir hipotansiyon tarafından potansiyel olarak tetiklenen ve sürdürülen çılgın bir mani vakasını tartışıyoruz. Antihipertansif ilaçların kesilmesi ve kan basıncı seviyelerinin normale dönmesinden sonra semptomlar tamamen düzeldi. https://www.hindawi.com/journals/crips/2017/2809205/
Psikiyatrik olmayan birçok ilaç, anksiyeteden psikoza kadar değişen nöropsikiyatrik etkilere neden olabilir. Uyuşturucu kaynaklı psikoz ilk kez 19. yüzyılda teşhis edildi. O zamandan beri, birçok ilaç bu fenomenle ilişkilendirilmiştir. En yaygın olarak psikiyatrik olmayan ajanlar arasında antiparkinson ajanları, kardiyak ilaçlar ve kortikosteroidler bulunur. Eczacılar, hastaları ve bakıcıları bu potansiyel yan etki konusunda eğitebilmeleri ve riski en aza indirecek stratejiler geliştirebilmeleri için, birçok yaygın reçeteli ve reçetesiz ilacın nöropsikiyatrik yan etkilerine aşina olmalıdır. https://www.uspharmacist.com/article/nonpsychotropic-medicationinduced-psychosis
EKLER X
---

Ketojenik diyet tıpkı çocuklar için 6 tane ayrı ilacın durduramadığı epilepsi nöbetini günler içinde durduran şey oluşu gibi bazı psikiyatri profilinde keskin ve anlamlı biçimde işe yarar ve bazı sorun ya çözer ya denetlenebilir kılar. Özellikle kan şekeri insülin dağınıklığı, uyku sorunu ,metabolik başka sorunu olanlar, duygudurum düzenleyici olarak antikonvülsan kullananlar vs denemelidir ve bunu test etmeden bilemezsiniz. Diyeti test etmelisiniz. Yani sadece yaşamdan ayrılacak bir kaç hafta ya da aylardır hepsi bu. Tıpkı bir ilaca şans verir gibi ona bir kaç hafta şans vermek ve tabi öncesinde bir iki hafta araştırma yapmak diyeti doğru yapmak için gerekli (ayrıca keton ölçer kullanma en iyisi) ve olumsuz bir durum olursa eski diyete geri dönüp tekrar hazır olunca ikinci bir şans. Bir kaç kez ketoza giriş çıkış işinizi kolaylaştırır ve sizi mental olarak hazırlar. Bir kaç hafta süren bir kaç ketoz denemesi çoğu zaman ketozdan yarar görüp göremeyeceğiniz konusunda size fikir vermek için yeterlidir ve başka bir test ya da önyargıya, okumaya ille bilimsel yararlılık testlerine sokmaya vs ön done aramaya gerek yoktur. EKLER XY

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.